Japonların “Birim 731”ini duymuş muydunuz?

Çin’de 31 Temmuz’da gösterime girecek olan “731” ya da uzun adıyla “Gece Kiraz Çiçekleri Operasyonu” (Operation Cherry Blossoms at Night, 夜桜作戦), uzun süredir merakla beklenen, sinema salonlarını hareketlendirecek, yaz mevsiminin lokomotifi olmaya aday bir film. Zhao Linshan’ın yönettiği tarihi drama, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Çin işgal altındayken Japon ordusunun özel bir birimi tarafından gerçekleştirilen korkunç deneyleri ve Çin halkının kahramanca direnişini anlatıyor. Japon İmparatorluk Ordusu’nun biyolojik savaş birimi 731 tarafından Çin’e karşı yürütülen bakteriyolojik ve kimyasal deneyleri konu alan film özellikle Kuzeydoğu Çin’deki faaliyetler çerçevesinde şekilleniyor ve ayrıca Çin Halk Kurtuluş Savaşı’na da odaklanarak tarihsel bir perspektif sunuyor. “Tarihi acıyı hatırlamayı” ve “barışa vurgu yapmayı” amaçlayarak tarihin acı dolu sayfalarını çeviren yapım, 8 Ağustos’ta seyirci karşısına çıkacak olan ve 1942 yılında Çinli balıkçıların batırılan bir Japon gemisinden 300 İngiliz savaş esirini kurtarmasını konu alan “Dongji Adası”yla birlikte Çinli sinemaseverlerin vatanseverlik ruhunu bol bol okşayacak hiç kuşku yok ki. Çin sinema salonlarında bu yaz mevsimi, Japon işgalcilere karşı direnme savaşının beyazperdeye yansımaları anlamına geliyor biraz da.

Naziler Japonları taklit etti

İkinci Dünya Savaşı ve toplama kampları, insanlar üstünde yapılan korkunç deneyler vb. denilince akla öncelikle Naziler gelir. Oysa Japonlar, çok daha öncesinden başlayarak bu tür kamplar oluşturmuş, gizli birimler kurmuş, işkenceli deneyler yapmış, Nazilere her anlamda örnek oluşturmuştur. Birim 731, bu örneklerin en bilineni ama yine de “uygar Batı” dünyasında çok az biliniyor. Veba, kolera, çiçek hastalığı gibi pek çok patojeni kullanarak Çin’de kitlesel ölümlere yol açan (200-300 bin kişi tahmin ediliyor) Birim 731, bu işler için “Kiraz Çiçekleri Operasyonu” gibi şiirsel bir kodlama kullanmayı tercih etmiş.

1930’lu yılların sonlarından savaşın sona erdiği 1945’e kadar Çin’in işgal altındaki Harbin kenti yakınlarında çalışan ve savaş tarihinin en korkunç insanlık suçlarına imza atan Birim 731, öncü deneysel faaliyetlerine 1932’de başlamış ve 1936’da gizlice resmiyet kazanmış. Kurucusu, Japon İmparatorluk Ordusu’nun doktorlarından mikrobiyolog General Shiro Ishii. Canlı insanları bayıltmadan kesip iç organlarını incelemek, biyolojik silah testleri yapmak, “kütük” adı verilen deneklere veba, kolera, tifo, şarbon mikropları enjekte etmek, veba taşıyan pirelerle köyleri enfekte etmek, vücut uzuvlarını dondurarak soğukta dayanıklılık deneyleri yapmak, insan bedeninin sınırlarını görmek için basınç, radyasyon, patlama testleri uygulamak, cinsel yolla bulaşan hastalık deneyleri uygulayarak frengi ve belsoğukluğunun yayılışını öğrenmek, hamile kadınlar üzerindeki deneylerle fetüs gelişimini gözlemlemek gibi uğraşları olan Birim 731’in kurbanları, Çinliler, Koreliler, Moğollar, Sovyet ve Batılı savaş esirleriydi. Bunların yanında kuşlara, farelere, buğdaylara bulaştırılan hastalıklarla tarımsal sabotajlar da yapıldı. Birimin 3497 personeli vardı.

ABD, savaş suçlularını kurtardı

Ağustos 1945’te Japonya’nın teslim olmasıyla birlikte Birim 731’in tesisleri yok edildi, tonlarca belge yakıldı. Shiro Ishii ve ekibi, çalışmaların sonuçlarını, biyolojik ve kimyasal deneylerin verilerinin ABD’ye aktarılması sonucu cezadan kurtuldu. Amerikalılar verilerin Sovyetler Birliği’nin eline geçmesini önlemek için savaş suçlularıyla anlaşma yaptı ve onları korudu, sorumlular Tokyo Uluslararası Askeri Mahkemesi’nin önüne çıkartılmadı. 12 Japon doktor Ruslar tarafından yargılandı ama bu yargılama “medeni dünyanın” gözünden saklandı. Japonya, uzun yıllar boyunca bu birimin varlığını inkâr etti ve halen de resmî bir özürde bulunmamış, kurbanların ailelerine hiçbir tazminat ödememiştir.

Birim 731’in Harbin’deki tesisleri 1985’te müzeye dönüştürüldü ve Çin tarihindeki derin bir travmanın simgesi olarak varlığını koruyor. Müzenin, “731” filmini desteklediğini ve gerçek mekânların kullanımına izin verdiğini de belirteyim.