Dünya

İngiltere'den, göçmenleri kabul etmeyen ülkelere vize tehdidi

İngiltere'nin yeni İçişleri Bakanı Shabana Mahmood, düzensiz göçmenleri geri kabul etmeyen ülkelere yönelik vize yaptırımları getirebileceklerini açıkladı.

İngiltere’nin yeni İçişleri Bakanı Shabana Mahmood, düzensiz göçmenleri geri kabul etmeyen ve iş birliği yapmayan ülkelere yönelik vize uygulamalarının askıya alınabileceği mesajını verdi. Mahmood’un açıklamaları, Batı ülkelerinin göç politikalarına ilişkin yürütülen tartışmaları yeniden gündeme taşıdı.

"İş birliği olmazsa vize de olmaz"

Başkent Londra’da “Beş Göz” ülkeleri (ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda) içişleri bakanlarıyla gerçekleştirilen toplantı sonrası açıklama yapan Mahmood, göçle mücadelede daha koordineli bir yaklaşım arayışında olduklarını söyledi. “Ülkelerin iş birliği yapmasını ve kurallara uymasını bekliyoruz. Eğer vatandaşlarınızdan biri ülkemizde bulunma hakkına sahip değilse, onu geri almanız gerekir,” diyen Mahmood, bu ülkelerin gelecekte vize yaptırımlarıyla karşı karşıya kalabileceğini ifade etti.

Bu tür açıklamalar bir yandan da, göçmenlerin neden Batı ülkelerine yöneldiğine dair tartışmaları bir kez daha gündeme getiriyor. Yoksulluk, savaşlar, sömürge sonrası yapılar, Batı merkezli küresel ekonomik eşitsizlik gibi nedenlerle yaşanan ve Batı'nın doğrudan veya dolaylı rol oynadığı krizlerin faturası, göçmenlerin geldiği ülkelere kesilmeye çalışılıyor.

Vize yaptırımı: Yeni bir baskı aracı mı?

Mahmood "İşbirliği yapmayan ülkeler için Beş Göz ülkeleri arasında nasıl daha koordineli bir eylemde bulunabileceğimizi tartışıyoruz. Vize kesintisi de dahil çeşitli önlemler almayı gerektirebilir." açıklamasını yaptı.

İngiltere bu açıklamayla, göçmenlerin kabul edilmemesi halinde tüm vatandaşlara vize engeli koyabileceğini ilan ediyor. Bu tavır, göçü doğuran koşullarla mücadele etmek yerine, göçmen gönderen ülkeleri cezalandırmaya dayalı bir yaklaşım olarak değerlendiriliyor.

"Sınır güvenliği" adı altında insan hakları ne olacak?

İngiltere'nin son dönemde Arnavutluk, Hindistan, Pakistan, Vietnam, Irak, Nijerya, Bangladeş, Gürcistan, Somali, Sırbistan ve Cezayir gibi ülkelerle yaptığı geri kabul anlaşmaları, birçok insan hakları kuruluşu tarafından eleştirilmişti. Çünkü bu tür anlaşmalar, göçmenlerin can güvenliği, adil yargılanma hakkı ve iltica talepleri gibi temel insan haklarını göz ardı etme riski taşıyor.

Ayrıca, Fransa ile 5 Ağustos’ta yürürlüğe giren göçmen takası anlaşması da başka bir tartışma konusu. Manş Denizi üzerinden yasa dışı yollarla İngiltere’ye ulaşan göçmenler Fransa’ya iade edilirken, Fransa da buna karşılık kendi göçmenlerini İngiltere’ye gönderme hakkını alıyor. Bu uygulama, göçmenlerin birer insan değil, takas edilebilir nesneler gibi ele alındığını düşündürüyor.

Batı, göçle mücadelede ayna tutmaktan kaçıyor

Shabana Mahmood’un açıklamaları, Batı'nın uzun süredir izlediği göçü dışsallaştırma stratejisinin güncel bir örneği olarak değerlendiriliyor. "Sorunu doğuran küresel politikalarla yüzleşmek yerine, sınırları yükselterek, yaptırımlar dayatarak ve göçmenleri “geri gönderilecek yük” olarak tanımlayarak çözüm üretme yaklaşımı hâkim." görüşü ağırlıklı olarak dile getiriliyor.