Erdoğan-Xi görüşmesi üzerine notlar

Uzun bir aradan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, Çin'in Tianjin şehrinde düzenlenen Şangay İşbirliği Örgütü Devlet Başkanları Konseyi 25. zirvesine katılmak üzere Çin’i ziyaret etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Çin ziyareti üç başlıkta değerlendirmek gerekiyor: Birincisi uluslararası ve bölgesel gelişmeler bağlamında ki Şanghay işbirliği Örgütü bugün küresel etkisi olan güçlü bir bölgesel yapılanma. Dolayısıyla Türkiye'nin bu örgütle ve bu örgütün üyeleri ile başta siyasi ve ekonomik olmak üzere her alanda ilişkileri geliştirme arzusu içerisinde ve zirveyi de bu yönde değerlendiriyor.

İkinci başlık ise daha çok Türkiye ile Çin arasındaki ilişkilerin mevcut durumu ve geleceği konusunda şekilleniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan uzun bir yıl aradan sonra bir kez daha Xi Jinping'le bir araya geliyor. İki ülke arasındaki ilişkilerin her alanda geliştirilmesi arzusu görüşmelere damga vuracak.

Üçüncü başlık ise bu zirveye katılan liderlerle ikili görüşme yapma imkânı. Bu bağlamda, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya lideri Putin'le bugün bir araya gelecek. Belki bir süredir Türkiye ile arasında soğuk rüzgarlar esen Hindistan Başbakanı Modi ile de ayaküstü bir görüşme gerçekleşebilir. Hatırlanacağı üzere dünya kupası'nda Katar’da Cumhurbaşkanı Erdoğan Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile karşılaşmı,ş ayak üstü el sıkışmışlar, sohbet etmişlerdi. Bu karşılaşma Türkiye-Mısır ilişkilerini yeniden normalleşme sürecine sokmuştu. Benzer bir gelişme muhtemelen Hindistan’la da olacak gibi görünüyor. Akşam yemeği öncesi çektirilen aile fotoğrafı sırasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Hindistan Başbakanı Modi'nin samimi bir şekilde gülümseyerek el sıkışmaları da bunu doğrular niteliktedir.

Erdoğan-Xi görüşmesi

Xi Jinping ile görüşme öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çin Komünist Partisi'nin yayın organlarından birisi olan ve yüksek tirajlı Halkın Günlüğü gazetesinde Türkiye-Çin ilişkileri üzerine bir makalesi yayınlandı. Makale iki ana bölümden oluşuyordu: Birinci bölüm Türkiye’nin bölgesel ve küresel politikalarda oynadığı rolü Ukrayna savaşı örneğinden yola çıkarak anlatıyor, ikinci bölüm ise Türkiye-Çin ilişkilerinde bir durum tespiti yapıyordu.

Belki de en çok merak edilen konu Türkiye’nin Şanghay İşbirliği Örgütüne tam üyeliğiydi. Esasen Halkın Günlüğü gazetesinde yayınlanan makalesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün Türkiye'nin bölgesel ve küresel meselelere ilişkin görüşlerini dile getirmesi için önemli bir platform olduğunu ifade ederek aslında bir bakıma Şanghay İşbirliği Örgütünün bir parçası olmak yerine Şanghay İşbirliği Örgütünü Türkiye’nin görüşlerini dile getirdiği platformlardan birisi olduğuna işaret etmekteydi. Bir başka deyişle, sanki Türkiye, tıpkı BRICS’e üyelik gibi Şanghay İşbirliği Örgütüne de üyeliği rafa kaldırmış gibi görünüyor. Lakin Türkiye, tam üye olmasa da Şanghay İşbirliği Örgütünün Diyalog ortağı olarak organik bir bağlantıya sahip olduğu da unutulmamalıdır!

Kısacası, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Şangay İşbirliği Örgütü liderler zirvesine yabancı konuk devlet başkanı sıfatıyla değil Şanghay İşbirliği Örgütü’nün diyalog ortağı bir ülkenin devlet başkanı olarak katılıyor.

Pazar günü gerçekleşen iki lider arasındaki görüşmede her alanda işbirliğinden terörizminle mücadeleye tutun da Kuşak ve Yol ve Orta Koridorun entegre edilmesi, karşılıklı güvenin artırılması ve ilişkilerin geliştirilmesi masaya yatırıldı. Ayrıca bölgesel ve küresel gelişmeler de ele alındı. Bu bağlamda, Gazze ve Ukrayna konuşuldu. Görüşme her ne kadar Şanghay İşbirliği Örgütü marjında olsa da iki taraf da geniş bir heyet ile toplantıya katıldı. Adeta Türkiye ile Çin arasında görüşmeler bir mini zirveye dönüştü.

Görüşmede Xi Jinping’den ilginç bir vurgu da geldi. Xi , Çin ve Türkiye'nin hem yükselen güçler hem de Küresel Güney'in önemli üyeleri olduğunu, her ikisinin de bağımsızlık ve özgüven ruhuna sahip olduğunu belirtti. Bu açıklama açıkçası Çin’in Türkiye’yi Batı bloku içerisinde görmediğinin bir kanıtı olarak ön plana çıktı. Hatırlanacağı üzere, geçen yıl Türkiye’nin BRICS’e üyeliği gündeme geldiğinde ABD’nin önceki Ankara Büyükelçisi Jeff Flake: “Türkiye Batı'ya sıkı sıkıya demirledi” şeklinde bir açıklama yaparak Türkiye’nin yerinin BRICS değil Batı olduğunu ve buradan hiçbir yere kıpırdayamayacağını ilginç bir benzetmeyle hatırlatmıştı. Bu nedenle bu hadiseyi de göz öne alarak Xi’nin bağımsız ve özgüven ifadeleri tam olarak yerini bulmaktadır. Xi, Türkiye’nin bağımsız olduğunu ve dolayısıyla kendi yolunu kendisinin seçebileceğini ve özgüven ruhuna sahip olması nedeniyle de Batı’ya bağımlı olmadan kendi kalkınmasını tamamlayabileceğine işaret ediyor ve Batı’ya bir mesaj veriyordu. Bir bakıma Çin’in bunu başardığını, Türkiye’nin de kendi ayakları üzerinde durarak büyük bir mucize yaratabileceğine vurguda bulunuyordu. Halihazırda, Türkiye’nin özgüven ruhu şu sıralar kendisini en iyi bir şekilde savunma sanayiinde gösteriyor.

Xi Jinping, bunu yanında Çin-Türkiye ilişkilerinin üst düzey gelişiminin sürdürülmesi, her iki ülkenin temel çıkarlarına ve Küresel Güney'in ortak çıkarlarına hizmet etmektedir şeklinde konuşarak bir kez daha Türkiye’nin yerinin Küresel Güney olduğunu teyit ediyordu. Ayrıca her iki lider de güçlendirilmiş bir Birleşmiş Milletler teşkilatı çatısı altında uluslararası kuralların korunması konusunda ortak görüş bildirdiler. Xi Jinping, Küresel Güvenlik vizyonu çerçevesinde bu görüşünü dile getirirken Cumhurbaşkanı Erdoğan da dünya beşten büyüktür, daha adil bir dünya mümkündür söylemi ile benzer görüşleri dile getirmektedir.

Sonuç olarak, Küresel Güney ve onun öncü ülkeleri Türkiye’yi aralarında görmek istiyor. Türkiye, her ne kadar jeopolitik nedenlerden dolayı Şanghay İşbirliği Örgütüne ve BRICS’e üyeliğe karşı son dönemde biraz mesafeli dursa da tarihin olağan akışı Türkiye’yi ister istemez Küresel Güney ile birlikte hareket etmeye itecektir.

Zirve ile ilgili bir küçük not: Daha önce Cumhurbaşkanı Erdoğan Şanghay İşbirliği Örgütüne tam üyelik için başvuracaklarını açıklamıştı. Bu nedenle Çin’deki zirvede böyle bir başvuru beklentisi de doğmuştu ancak şu ana kadar bu yönde her hangi bir adım atılacağına yönelik belirti yok.