Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Adalet teşkilatımızın kıymetli mensupları, değerli hâkim ve savcılarımız, kıymetli misafirler, sizleri en kalbî duygularımla, hürmetle ve muhabbetle selamlıyorum.
28. Adlî Yargı Hâkim ve Cumhuriyet Savcıları ile 18. Dönem İdarî Yargı Hâkimleri Kura Töreni münasebetiyle sizleri Külliyemizde ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne, Milletin Evi’ne, bu gazi mekâna hoş geldiniz, şeref verdiniz. Kura törenlerimizin milletimiz ve adalet teşkilatımız için hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum.
Eğitim ve staj dönemlerini başarıyla tamamlayarak bugün mesleklerine ilk adımı atmaya hazırlanan 712 hâkim, 492 cumhuriyet savcısı ve 147 idari hâkim kardeşimizi tebrik ediyorum.
Adalet yolundaki mesailerinde kendilerine kolaylıklar ve üstün muvaffakiyetler diliyorum. Onları bu günlere getiren ailelerine, hocalarına ve meslek büyüklerine emek ve çabaları için ayrıca teşekkür ediyorum.
"Türkiye çok farklı atmosfer yakaladı"
Hâlihazırda ülkemiz genelinde 2.415’i idari yargıda olmak üzere toplam 25.449 hâkim ve cumhuriyet savcısı görev yapıyor. 25.000’i aşkın hâkim ve cumhuriyet savcımızın 9.812’sini kadın yargı mensuplarımızın teşkil etmesini ayrıca önemli buluyorum.
28. ve 18. dönemde dereceye giren 8 genç arkadaşımızdan beşinin kadın olması da takdire şayandır; ayrıca memnuniyet vericidir. Dönem birincilerimizin şahsında kendilerini özellikle tebrik ediyorum.
"Yeni Türkiye'yi herkes kabullenecek"
Akıl, vicdan ve hukukla bağdaşmayan bu tepkileri sadece derin bir teessüf ve taaccüple takip ettiğimizin bilinmesini isterim. Türkiye artık bunları geride bırakmıştır. Geride bırakmak zorundadır.
Belki biraz zaman alacak, belki biraz hazım problemi çekilecek; ama özgürlüklerin herkese eşit uygulandığı yeni Türkiye’yi inşallah herkes kabullenecek. Bilhassa kadınların kamu–özel ayrımı olmadan hayatın farklı alanlarında onurluca yer almalarına herkes alışacak.
Buradan ülkemizin dört bir yanında, en küçük biriminden en yüksek dereceli mahkemesine kadar mesai mefhumu gözetmeksizin çalışan, çabalayan, milletimizin adalet talebini karşılayan yargı mensuplarımıza ve adalet teşkilatı çalışanlarımıza muhabbetlerimi iletiyorum.
Bu vesileyle bu büyük ailenin fertlerinden aramızdan ayrılanları rahmetle yâd ediyorum. Cumhuriyet Savcımız Mehmet Selim Kiraz’la birlikte yargı camiamızın tüm şehitlerine Rabbimden gani gani rahmet diliyorum.
Konuşmamın başında büyük bir heyecanla kura çekimini bekleyen genç arkadaşlarıma birkaç hususu hatırlatmak istiyorum. Sevgili genç kardeşlerim; sizler, birazdan çekilecek kuralar neticesinde vazifelerinize başlayacak, memleketin her bir köşesinde adalet neferi olarak görev yapacaksınız.
Maaşını alıp köşesine çekilen, mesaisi bitince arabasına binip evine dönen biri olarak değil; adalet için, adaletin tecellisi için vicdanı hür, aklı hür, kalbi hür birer vatan evladı olarak inşallah fedakârca çalışacaksınız. Şüphesiz mücadelelerin en büyüğü hak için verilendir; vazifelerin en faziletlisi ise adalet uğruna yapılandır. Sizler, devletimizin adalet neferleri olarak bu mücadelenin kalbindesiniz.
İbn-i Haldun’un veciz ifadesiyle: ‘Adalet, halk arasına konulmuş bir terazidir.’ İşte bu terazinin dengesi, eğitimini aldığınız bilgiye dayanan vicdanınızın rehberliğinde kaleminizden dökülen hükümlerle sağlanacaktır.
Talip olduğunuz sorumluluğu layıkıyla ifa etmenin çok çalışmaktan, vicdanlı ve sağduyulu davranmaktan, basiret ve feraset sahibi olmaktan geçtiğini unutmayın. Önünüze gelecek her dosyanın içinde en az bir insanın hikâyesi, en az bir insanın istikbali, umudu, hayalleri ve kaderi olduğunu lütfen unutmayın.
Her birinizin bugünden itibaren artık bu yüksek hassasiyetlerle vazifenizi yerine getireceğinize yürekten inanıyorum. Duam odur ki meslek hayatınız boyunca fikrinizle, zikrinizle, hükmünüzle daima adalet olsun. Cenab-ı Allah hepinizin yâr ve yardımcısı olsun.
"Adalet, devlet ve toplum düzenimizin mihveridir"
Değerli misafirler, çok kıymetli dostlarım; şurası muhakkaktır ki adalet, devlet ve toplum düzenimizin mihveridir. Varlığı en yüksek fazilet, yokluğu ise toplum hayatı için felakettir. Evet, memlekette huzur, refah, saadet ve kalkınmanın köşe taşı adalettir. Bunun için biz, inancımızın da bir gereği olarak ‘Mülk Allah’ındır’ diyor, adaleti de mülkün temeli olarak kabul ediyoruz.
Adalet, mülkün temeli olduğu gibi dostluğun, kardeşliğin, barış ve huzurun da güvencesidir. Milletimizi asırlardır maruz kaldığı tehdit ve saldırılardan koruyan en güçlü kalkan, hiç kuşkusuz, adalete verdiği önemdir.
Ülkeyi yönetme sorumluluğunu omuzlandığımızda Türkiye’yi eğitim, sağlık, adalet ve emniyet üzerinde yükselteceğimizin sözünü vermiştik. Çok şükür, bu sözümüzün arkasında durduk.
Geride bıraktığımız 23 yıl boyunca en büyük yatırımları bu alanlara yaptık. En büyük reformları yine bu alanlarda hayata geçirdik. Adil ve etkin işleyen, toplumun bütün fertlerine güven veren bir yargı sistemi için reform irademizi ilk günden beri daima canlı tuttuk.
"26 bin olan adalet personeli sayımız 95 bine çıktı"
Reform çalışmalarını, toplumsal talep ve ihtiyaçlar temelinde yenilediğimiz strateji belgeleri ve eylem planlarıyla takvime dayalı, süreli hedefler hâline getirdik. Bir yandan adalet teşkilatımızın personel yapısını güçlendirirken, diğer yandan yeni mahkemeler ihdas ettik. Göreve geldiğimizde 26.274 olan adalet personeli sayımız, %262 artışla bugün 95.224’e çıktı. Müstakil adliye binalarımızın sayısı 78’den 391’e yükseldi. 2002’de 9.349 olan hâkim ve savcı sayımız, birazdan çekeceğimiz kuralarla birlikte 26.803’e ulaşacak.
Adli yargıda faaliyet gösteren mahkemelerimizin sayısını 3.581’den 8.681’e, idari yargıdaki sayıyı ise 146’dan 239’a çıkardık. Sadece son iki buçuk yılda adli ve idari yargıda 3.474 mahkeme ve istinaf dairesi kurduk.
Yargıda dosyaların kapatılma süresini kısalttık. Bu alanda pek çok Avrupa ülkesini geride bıraktık. Artık hem adli hem de idari yargı mahkemelerimiz davaları çok hızlı bir şekilde çözüme ulaştırıyor.
Sadece şu iki istatistiğin bile bu konuda aldığımız mesafenin görülmesine yardımcı olacağına inanıyorum:
Avrupa Konseyi Adaletin Etkinliği Komisyonu raporlarına göre ülkemizde idari yargı mahkemelerinde ortalama dosya görülme süresi 168 gündür. Dikkatinizi çekiyorum; bu süre Fransa’da 314, Almanya’da 308, İtalya’da ise 574 gündür. Bölge idare mahkemelerinde dosyaların görülme süresi ülkemizde 136 gün iken, İspanya’da 325, Fransa’da 329, Almanya’da ise 460 gündür. Türkiye bu aşamaya büyük bir özveriyle gelmiştir. Bu olumlu tabloya rağmen önümüzde hâlen uzun bir yol var. İnşallah sizlerle omuz omuza bu yolu da sabırla yürüyeceğiz.
"Bunu hiç kimse istismar etmemelidir"
Değerli arkadaşlar, kıymetli hâkim ve savcılarımız; hâkimlik cübbesini giymek ve hüküm makamına oturmak, insanı insan olmaktan kaynaklanan zaaflarından, kusurlarından, noksanlarından tek başına kurtarmaya yetmez. Hâkimler ve savcılar, yanılgı nedir bilmeyen hakikat avcıları da değildir. Yargılamaya iştirak edenlerin samimi katkıları olmadan varılacak sonuca, kurulacak hükme hakikatin rengini vermek mümkün olamaz.
Bununla birlikte hâkim ve savcılarımızın bugün toplumsal algıda tuttukları yer, onları adaletin merkezi figürü hâline getirmiştir. Takdir edersiniz ki bu, oldukça büyük ve ağır bir sorumluluk demektir. Bu mesuliyeti hakkıyla taşımanın yegâne formülü; adalet menziline aklın rehberliğinde, vicdanın nezaretinde yürümektir. Elbette akıl, bilgiden beslenmeli; vicdan, önyargıları reddetmelidir. Devleti ve toplumsal düzeni korumak, adaleti tesis etmekle mümkün olur.
Şu gerçeğin daima göz önünde bulundurulması gerektiği kanaatindeyim: Bekası için üzerine titrediğimiz hasletler; adil devlet, güçlü millet ve özgür bireydir. İstikbalimizden emin olmak istiyorsak hep beraber bunları korumak ve güçlendirmek mecburiyetindeyiz.
Burada şunu da özellikle hatırlatmak istiyorum: Yargının kendi doğal mecrasındaki işleyişine, siyaset kurumu ve medya dâhil herkesin saygı duyması gerekiyor. İşini yapan, işini doğrulukla ve dürüstlükle yapan, anayasa ve kanunlar çerçevesinde iyi niyetle hareket eden yargı mensuplarımıza destek olmalıyız. Ancak ve sadece kararlarıyla konuşabilen yargı mensuplarının sükûneti, zafiyet olarak algılanmamalı, bunu hiç kimse istismar etmemelidir.
Ayrıntılar Geliyor...