Berna Yang
Çin Uluslararası İthalat Fuarı (CIIE), Çin’in dışa açılma ve küresel ekonomik entegrasyona katkı kararlılığının somut bir göstergesidir. Çin, devasa iç pazarını tüm dünyaya açarak ortak kalkınmayı hedefliyor.
Bu bağlamda CGTN TÜRK, Ata Holding Yönetim Kurulu Başkanı & TFI TAB Gıda CEO’su, DEİK Türkiye–Çin İş Konseyi Başkanı ve TÜSİAD Çin Çalışma Grubu Başkanı Korhan Kurdoğlu ile özel bir röportaj gerçekleştirdi. Röportajda Türk iş dünyasının Çin’e bakışı, CIIE’nin stratejik önemi ve Türkiye–Çin ekonomik işbirliğinin geleceği ele alındı.
CGTN TÜRK: Çin Uluslararası İthalat Fuarı'nı (CIIE) küresel ticaret açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce bu etkinlik neden Türkiye ile Çin arasında stratejik bir köprü işlevi görüyor?
Korhan Kurdoğlu: Çin Uluslararası İthalat Fuarı yalnızce Çin’in dışa açılma kararlılığını gösteren bir platform değil, aynı zamanda küresel ticaretin daha dengeli, kapsayıcı ve kazan-kazan esasına dayalı bir yapıya kavuşmasına katkı sağlayan stratejik bir buluşma noktasıdır.
Türk şirketleri için Çin pazarı, hem geniş bir tüketici kitlesi hem de uzun vadeli ortaklık fırsatları açısından çok değerlidir.
Gıda, teknoloji, medikal ürünler ve sanayi çözümleri gibi sektörlerdeki Türk katılımı, iki ülke arasındaki ekonomik bağları güçlendiriyor. Artık birçok Türk şirketi için CIIE, sadece bir tanıtım vitrini değil; yatırım bağlantılarının kurulduğu, ortak girişimlerin doğduğu bir platformdur.
CGTN TÜRK: Çin yüksek standartlı dışa açılma politikası Türkiye gibi ortaklara ne tür güven sağlıyor?
Korhan Kurdoğlu: Çin’in yüksek standartlı dışa açılma politikaları, özellikle üretim ve lojistik kapasitesi güçlü Türkiye gibi ülkeler için önemli fırsatlar yaratıyor.
15. Beş Yıllık Plan” çerçevesinde açıklanan reform ve açılım adımları, Türk firmalarına iki yönden güven veriyor:
1. Artan şeffaflık ve piyasa erişimi--daha öngörülebilir bir iş ortamı sağlıyor.
2. Açık bağlantı içinde karşılıklı başarı” ilkesi--Türkiye gibi ortakların yalnızca ticari değil, stratejik paydaşlar olarak değerlendirildiğini göstermektedir.
Türk şirketlerinin Çin’de showroom açması, dijital ticarette aktifleşmesi ve yeni yatırım arayışlarında bulunması, bu güvenin pratik yansımalarıdır.
Çin’in yüksek standartlı dışa açılma politikaları, Türk iş dünyasının Çin pazarına yönelik uzun vadeli perspektifini daha da güçlendirmektedir.
Biz de TÜSİAD Çin Çalışma Grubu olarak Guangzhou ve Shenzhen’e teknoloji odaklı ziyaretler gerçekleştiriyor, Çin’in inovasyon tecrübelerini yerinde inceliyoruz.
Bu hafta içerisinde DEİK/Türkiye – Çin İş Konseyi olarak Çin’in kısa bir zaman önce açıkladığı “On Beşinci Beş Yıllık Plan” ile ilgili Çinli diplomatların katılımıyla iş dünyamızın Çin’in ekonomik öncelikleri ve stratejik adımlarıyla ilgili bilgilenebileceği buluşmalara imza atacağız.
CGTN TÜRK: Türkiye ile Çin, enerji ve dijital ekonomi gibi stratejik alanlarda işbirliğini nasıl derinleştirebilir?
Korhan Kurdoğlu: Küresel tedarik zincirlerinin istikrarı hem Asya hem de Avrupa ekonomileri için kritik önem taşımaktadır. Türkiye ve Çin bu anlamda birbirini tamamlayan iki merkezdir.
Türkiye’nin Orta Koridor vizyonu ile Çin’in Kuşak-Yol Girişimi, birbiriyle uyumlu iki kalkınma çerçevesidir. Bu uyum, enerji, iletişim ve dijital ekonomi alanlarında güçlü işbirliği fırsatları sunuyor:
, enerji depolama ve yeşil dönüşüm projelerinde ortaklık alanı genişliyor.
gücü birleştiğinde Ar-Ge merkezleri ve inovasyon projeleri doğuyor.
hızla artıyor.
Türkiye’nin jeostratejik konumu ve Çin’in üretim/teknoloji gücü birleştiğinde, iki ülkenin küresel değer zincirlerinde daha üst bir konuma çıkması mümkün.
CGTN TÜRK: DEİK ve TÜSİAD olarak Türkiye-Çin ekonomik ilişkilerinde nasıl bir gelecek vizyonu belirlediniz?
Korhan Kurdoğlu: Bizim önceliğimiz, Türkiye-Çin ilişkilerinin karşılıklı fayda temelinde daha dengeli, sürdürülebilir ve daha kurumsal bir yapıda ilerlemesinine katkı vermektedir.
Bu doğrultuda yürüttüğümüz Türkiye–China Business Conference (TCBC), iki ülke arasında doğrudan temas ve şeffaf diyalog imkânı sunan kurumsal bir platformdur. Gelecek dönem hedeflerimiz arasında:
entegrasyonunu güçlendirmek,
pazarlarda ortak projeler geliştirmek,
oluşturmak,
ağlarını genişletmek yer alıyor.
Bu çerçevede Türkiye–Çin ekonomik ilişkilerinin yalnızca ikili düzeyde değil, bölgesel ve küresel ölçekte kapsayıcı bir ekonomik büyüme modeline örnek teşkil edeceğine inanıyoruz.
Korhan Kurdoğlu