İstanbul Modern Sinema’nın bu yıl üçüncü kez düzenlediği “Hikaye Çin’de Geçiyor” seçkisi, ülkemiz sinemaseverlerini bir kez daha Çin sinemasının güncel örnekleriyle buluşturdu. 18-21 Aralık tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşen mini festivalde seyirci karşısına çıkan beş film, Çin kültürünü ve toplumun yaşadığı sosyo-ekonomik dönüşümü farklı konu ve karakterler aracılığıyla işlerken, Çin sinemasının yeni türlerdeki açılımlarını da yansıtıyor, yeni yönetmen ve oyuncuları tanıtıyordu.
Programın açılış filmi olarak izlediğimiz “Onun Hikayesi” (Hao Dong Xi), Çin’de son yıllarda öne çıkan genç kuşak kadın yönetmenler arasında yer alan Shao Yihui’nin imza attığı, kadın deneyimleri, evlilik, boşanma, annelik, eski eşler arasındaki ilişki, çocuğun durumu ve orta sınıf kentli yaşamını merkeze alan bir film. Beijing Film Akademisi mezunu olan Shao, hem ana akım Çin sinemasından hem de geleneksel “ahlakçı” anlatı kalıplarından belirgin biçimde ayrılan “Onun Hikayesi”nde, boşanma sonrası kimlik arayışını ve kadınların ataerkil kuralların gündelik yaşamda yeniden üretiminden sıyrılma çabasını başarıyla öykülüyor.
Kadın sorununa politik bakış
Dram-komedi türündeki film, seyirciyi Shanghai’da yaşayan boşanmış anne Wang Tiemei’yle tanıştırıyor. Deneyimli bir gazeteci-editör olan ama bir ara işsiz kalan Wang, bir yandan yeni işindeki genç ekibi derleyip toparlamaya çalışırken bir yandan da küçük kızını yetiştirmeye çalışıyor. Yeni taşındığı apartmandaki genç komşusu, duygusal boşluklarını kapatmaya çalışan Xiao Ye ile dostluk kuran Wang, eski eşiyle ve kendisine biçilen “ideal kadın” rolüyle yüzleşirken, aşk ve ilişki arayışlarına girmekten de kaçınmıyor.
Özneler olarak, boşanmış bir anneyi, okula giden kızını ve rahat, başına buyruk, rock grubunda müzik yapan genç komşu kızı kullanan “Onun Hikayesi”, erkek karakterlerin “yardımcı roller” üstlendiği, kadın karakterlerin dramatik büyük çatışmalar yerine küçük gündelik gerilimler etrafında şekillendiği, Çin sinemasındaki feminist damarı güçlendiren bir yapım. Ev ve ofis ilişkilerinin yanı sıra toplumsal hareketlilik ve karmaşa içinde kadınlar arası dayanışmayı ön planda tutan, kadın bakış açısını yüksek sesle değil ama politik yaklaşımla sunan, diyalog ağırlıklı ve edebi tona sahip bir film var karşımızda.
Shanghai: Duygusal yaşam alanı
Çin sinemasında “kent ve yabancılaşma” teması sıkça ele alınır. Shao Yihui ise kent dekoru olarak Shanghai’ı kullanırken doğal olarak kadınsı, karakterlerle bütünleşen bir imaj çizmiş. Shanghai, pek çok örnekte gördüğümüz üzere parlak, küresel, vitrin kent, mega-metropol olarak değil, kadınların duygusal yaşam alanı olarak beliriyor film boyunca. Turistik kartpostal görüntülerinden çok, daire içleri, apartman koridor ve merdivenleri, okul çevreleri, küçük kafeler, ofisler gibi yarı-özel mekanlarla temsil edilen, kadın deneyimi üzerinden adeta yeniden kurulan bir Shanghai görüyoruz. Tıpkı karakterler gibi, oldukça sessiz ama etkili, ne yüceltilen ne de eleştirilen, sadece normalleştirilen bir kent.
Güçlü mizahi boyut
2023 yılında Çin’de 2,6 milyon çiftin boşandığı istatistiklerde yer alırken, halen yaklaşık 30 milyon boşanmış anne olduğu tahmin ediliyor. Yani boşanmış bir anne olarak çocuğunu yetiştirmeye çalışan kadınlar toplumda daha görünür hale gelmiş durumda ve “Onun Hikayesi” de bu sosyal gerçeğe dikkat çekiyor. Boşanma sonrasında çocuk açısından tek sorumlu ebeveyn olan annelerin oranı yüzde 83 civarında. Çocuk bakımı-ev-iş üçgeninde denge kurmak, tüm dünyada olduğu gibi Çin’de de kadınlara büyük bir yük anlamına geliyor ve konuyla ilgili sinema filmleri ve televizyon dizilerinin sayısında artış görülüyor.
Son olarak, “Onun Hikayesi”nin yalnızca Çinli boşanmış annelerin durumu ve sorunları hakkında, sıkıntıları dile getiren kırılgan bir sosyal sorumluluk projesi olmadığını, filmin mizahi boyutunun da oldukça güçlü olduğunu belirteyim. Çin’deki gişe başarısının ardında her yaştan izleyiciye hitap etmesinin ve düşündürürken güldürebilmesinin de payı vardır kuşkusuz.