Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, Rusya'ya yaptığı resmi ziyareti tamamladıktan ve Moskova’da Sovyetler Birliği'nin Büyük Vatanseverlik Savaşı’ndaki zaferinin 80. yıl dönümünü anma törenlerine katıldıktan sonra Cumartesi akşamı Pekin’e döndü.
Ziyaret sırasında, Çin ve Rusya küresel stratejik istikrara ilişkin ortak bir bildiri yayımladı. Bu bildiride, devletlerin ve devlet birliklerinin kendi güvenliklerini diğer devletlerin güvenliği pahasına sağlamaya çalışmaması gerektiği vurgulandı.
Bildiride ayrıca, nükleer silaha sahip devletlerin Soğuk Savaş zihniyetinden vazgeçmeleri, anlaşmazlıkları eşit şartlarda ve karşılıklı saygıya dayalı diyalog yoluyla çözmeleri gerektiği ifade edildi. Büyük güçler arasında yapıcı ilişkilerin sürdürülmesinin önemi de bildiride altı çizilen noktalar arasında yer aldı. Bu, Çin ve Rusya’nın 2016 ve 2019’daki ortak açıklamalarına ek olarak yayımladığı üçüncü bildiri. İki ülkenin küresel istikrara verdiği önemi ve taşıdıkları sorumluluğu ortaya koyuyor.
Çin ve Rusya’nın yayımladığı bu bildiri, küresel stratejik istikrarı güçlendirmeyi, uluslararası toplumda uzlaşı sağlamayı ve BM merkezli hukuk sisteminin korunmasını amaçlıyor.
“Nükleer savaşmamak” ve “acımasız bir silahlanma yarışından kaçınmak” uluslararası toplumda bir uzlaşı haline gelmiştir. ASEAN, Afrika Birliği, Yeni Gündem Koalisyonu ve birçok nükleer silaha sahip olmayan ülke, nükleer silaha sahip devletleri, ilk kullanım hakkından vazgeçmeye çağırıyor.
Çin ve Rusya, II. Dünya Savaşı sonrası oluşan uluslararası düzeni ve BM Şartı’nın amaç ve ilkelerini savunmayı amaçlamaktadır. Bu adım, 'nükleer savaş kazanılamaz ve asla yapılmamalıdır' ilkesini vurgulayan Beş Nükleer Silahlı Devlet Liderleri Ortak Bildirisi'nin uygulanmasını hedefliyor. Aynı zamanda nükleer çatışma risklerini azaltmayı, silahlanma yarışlarını önlemeyi ve nükleer yayılmayı kontrol altına almayı amaçlıyor. Çin ve Rusya'nın bu yöndeki somut adımları, uluslararası toplumun stratejik istikrarın korunması konusunda olumlu bir enerjiyle hareket ettiğini görmesini sağlamaktadır.
Ortak bildiride Çin ve Rusya, bir dizi somut ve uygulanabilir öneri de sunmuştur. Örneğin, kriz ve çatışmaları önleyici adımların, çatışmaları “yönetmeye” yönelik çabalardan daha öncelikli olması gerektiği vurgulanmıştır. Bildiride, “gerçek çok taraflılık” ilkesinin benimsenmesi gerektiği, bazı ülkelerin ilgili mekanizmaları kendi çıkarları doğrultusunda diğer ülkelere teknolojik ve ekonomik baskı uygulamak için kullanmalarına ve tek taraflı yasadışı yaptırımlar uygulamalarına karşı çıkıldığı ifade edilmiştir. Ayrıca, dış uzayın silahlandırılmasının önlenmesi, Biyolojik Silahlar Sözleşmesi’ne tam uyum sağlanması ve yapay zekânın askeri kullanımına dair tehditlerin ele alınması gibi konularda net tutumlar sergilenmiş; bu da, yeni güvenlik alanlarında küresel yönetişimin geliştirilmesi için bir yön haritası sunmaktadır.
Günümüzde, halkların kaderi birbirine bağlıdır ve hiçbir ülke dünyanın geri kalanından izole şekilde varlığını sürdüremez. Ancak BM merkezli çok taraflı sistemi birlikte savunarak ve II. Dünya Savaşı sonrası oluşturulan uluslararası düzeni koruyarak ortak güvenlik sağlanabilir.
Yüzyılda bir görülen büyük dönüşümlerin hız kazandığı, uluslararası güvenliğin sarsıntılarla karşı karşıya olduğu bu süreçte; savaşın galipleri, BM'nin kurucu üyeleri ve Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri olan Çin ve Rusya, küresel stratejik istikrarın sağlanması için bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kesintisiz çaba göstermeye devam edecektir. Ancak kapsamlı, bütünleşik ve sürdürülebilir bir küresel güvenlik çerçevesi oluşturulması, tüm uluslararası toplumun ortak çabasını gerektirmektedir.