Çin, dünyaya meydan okurken ABD, Savaş Bakanlığı kuruyor!

3 Eylül günü faşizme karşı zaferin 80 yıl dönümü kutlamaları Pekin’de büyük bir askeri geçit töreniyle yapıldı. Hem törenin ölçeği hem törende sergilenen askeri teknoloji hem de törene katılan liderler açısından tören son yılların en önemli askeri geçit töreni olarak tarihe geçti. Uzun süreden beri Çin’in askeri teknolojide savunma teknolojisinde elde ettiği başarılar hep tartışılan gelmiştir. Ancak ilk defa Çin en son teknolojiye dayalı geliştirdiği silah sistemlerini bu askeri geçit töreninde sergiledi. Hayalet iha'lardan pilotlu savaş uçaklarıyla birlikte uçabilen iha'lara ,hava savunma sistemlerinden kıtalararası balistik füzelere ve hipersonik balistik füzelere kadar birçok başlıkta Çin’in geliştirmiş olduğu silah sistemleri bu geçit töreninde tüm dünyaya sergilendi. Açıkçası, Çin, son teknoloji ile teçhiz edilmiş silah sistemleri ile dünyaya meydan okudu.

Bunun yanında, Çin, ABD ve Rusya ile eşit seviyeye geldiğini de ilan etmiş oldu. Dünyanın iki önemli askeri gücü olan ABD ve Rusya’nın oluşturduğu süper askeri güçler ligine Çin de girmiş oldu.

Çin’in bu meydan okuması o kadar etkili oldu ki ABD Başkanı Trump bir kararnameyle Pentagon’un ismini Savaş Bakanlığı'na çevirme kararı aldı. Savaş Bakanlığı genelde savaş döneminde hükümetlerin almış olduğu olağanüstü tedbirlerden bir tanesidir ve genelde de savaşı yönetmek için özel kurulan bakanlıklardır. Barış döneminde savaş bakanlıkları da görevlerini tamamladıkları için kabinede yer almazlar. Bunun en iyi örneği İkinci Dünya savaşıdır. Hemen hemen ABD dahil birçok ülkede savaş bakanlığı kurulmuştur. Ancak bugün hiçbir savaş veya savaş tehdidi yokken Trump’ın durup dururken savaş bakanlığı kurması akıllara ABD yeni bir savaşa mı hazırlanıyor sorusunu getirmiştir. ABD yeni bir savaşa mı hazırlanıyor yoksa yeni bir savaş mı çıkacak bu bilinmez ama bir gerçek var ki Çin’in geçit askeri töreniyle ABD’nin dengesini bozmuş görünmektedir.

Her şeyden önce Biden yönetiminin Asya’daki ittifaklar sistemi çökmüştür. QUAD, AUKUS, ABD-Japonya-Güney Kore üçlü ittifakı, ABD-Japonya-Filipinler üçlü ittifakı… Bütün bu ittifakların hepsinin ana amacı Çin’i çevrelemek Çin’i kuşatmak Çin’i boğmaktı. Ancak bugün gelinen noktada görülmüştür ki çin yüksek teknolojiye dayalı askeri gücü ile Pasifik bölgesinin en büyük gücü haline geldiği gibi aynı zamanda da süper askeri güçler liginde bir parçası olmuştur; hatta Çin’in yüksek teknolojiye dayalı birtakım askeri sistemlerinin Rusya’daki sistemleri de geçtiği iddia edilmektedir. ABD’nin Biden döneminde Japonya ,Güney Kore, Avustralya, Filipinler, Vietnam ve Hindistan üzerinden Çinli kuşatmaya yönelik politikaları iflas etmiştir. Öyle ki yeni Başkan Trump dahi Biden’ın bu mirasını devralmamıştır. Trump resmen bu mirası reddetmiştir.

ABD’nin son dönemde Hint-Pasifik olarak adlandırdığı bölgede en önemli müttefikleri olan Japonya Güney Kore ve Filipinler’e Trump’ın ilişkileri Biden dönemine göre daha mesafeli daha dikkatlidir. Özellikle son günlerde Trump’ın Kuzey Kore lideri ile görüşme arzusunu her fırsatta dile getirmesi başta Japonya ve Güney Kore olmak üzere bölgedeki müttefiklerini rahatsız etmektedir. Üstüne üstlük Trump’ın bir de buradaki müttefiklerini savunma adına finansal maliyeti üstlenmelerini istemesi buradaki ittifak ruhuna aykırı bir durum teşkil etmektedir.

Trump'ın Çin’e karşı Hindistan hatta Rusya’yla kurmaya çalıştığı üçlü ittifak başarılı olamamıştır. Alaska görüşmeleriyle ABD, Rusya ilişkilerinin normalleştirilmesini hedefleyen Trump, Ukrayna meselesinde tek taraflı tavizler vererek Rusya’yı memnun ederek Rusya’yla ve Hindistan’la Çin'e karşı üçlü yeni bir ittifak kurma planı da Rusya’nın ve Hindistan’ın Çin’in yanında durmalarıyla suya düştü. Bir bakıma Trump'ın evdeki hesabı çarşıya uymadı. Trump, Hindistan ve Pakistan üzerinden Şanghay İşbirliği Örgütü'nü bölebileceğini düşünürken aksine Şanghay İşbirliği Örgütü Tianjin zirvesiyle bölgesel kimliğinden sıyrılıp küresel bir güç haline geldi. Şimdi Trump’ın yeni çıkış noktası Savaş Bakanlığı. Trump, dünyayı tarife silahıyla tehdit etmeyi denedi ama başarısız oldu. Şimdi dünyayı savaşla tehdit etmeyi planlıyor…