Çin

Çin-ABD uzlaşması küresel piyasalara moral aşıladı

İsviçre'nin Cenevre kentinde 10-11 Mayıs 2025 tarihlerinde düzenlenen Çin-ABD Üst Düzey Ekonomik ve Ticari Görüşmeleri uluslararası kamuoyunun dikkatini çekti. 11 Mayıs akşamı yapılan basın toplantısında konuşan Çin heyetinin başkanı ve Devlet Konseyi Başkan Yardımcısı He Lifeng’in açıklamaları, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerde iyimser bir hava estirirken, küresel ekonomi açısından da yeni bir umut kapısı araladı.

Çin-ABD uzlaşması küresel piyasalara moral aşıladı

11 Mayıs akşamı yapılan basın toplantısında konuşan Çin heyetinin başkanı ve Devlet Konseyi Başkan Yardımcısı He Lifeng, Çin ve ABD'nin  temel konularda somut ilerlemeler kaydettiğini ve Çin-ABD arasında Ekonomik ve Ticari İstişare Mekanizması kurulması konusunda mutabakata varıldığını açıkladı. CNN’e konuşan ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer ise Çinli yetkilileri “kararlı ve yapıcı müzakereciler” olarak nitelendirdi ve görüşmeleri “verimli ve olumlu” olarak değerlendirdi.

Görüşmelerin ardından dünya borsalarında yükselişler yaşanırken, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) Genel Direktörü Ngozi Okonjo-Iweala, Çin-ABD müzakerelerinde kaydedilen ilerlemenin yalnızca iki ülke için değil, küresel ticaretin dengesi açısından da büyük önem taşıdığını vurguladı.

He Lifeng, yaptığı açıklamada, “Çin-ABD ekonomik ve ticari ilişkileri yalnızca iki ülke için değil, küresel ekonomik istikrar ve kalkınma için de stratejik öneme sahiptir.” ifadelerini kullandı. Bu vurgu, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin sadece ikili düzeyde değil, yapısal olarak küresel tedarik zincirlerinin merkezinde yer aldığını ortaya koydu.

Çin’in üretim gücü ile ABD’nin sermaye ve teknoloji birikimi, uzun süredir küresel ekonomiye karşılıklı katkı sunuyor. Ancak son yıllarda yükselen ticaret gerilimleri, yalnızca iki ülkenin iş çevrelerini değil, küresel büyüme beklentilerini de olumsuz etkiledi.

DTÖ'nün 2025 öngörülerine göre, küresel mal ticareti büyümesinin eksi yüzde 0,2 seviyesine gerilemesi bekleniyor. Bu bağlamda, Çin ve ABD’nin ticari ilişkilerde karşılıklı güveni yeniden tesis etmesi, küresel ekonominin seyri açısından kritik önem taşıyor.

Cenevre görüşmelerinin en somut çıktılarından biri, Ortak Bildiri’nin imzalanması ve Ekonomik-Ticari İstişare Mekanizması kurulması yönündeki karşılıklı taahhüt oldu. Bu mekanizma sayesinde iki ülke, düzenli ve kurumsal bir iletişim kanalı aracılığıyla olası anlaşmazlıkları önleyebilecek.

Geleceğe dönük işbirliği potansiyelinin özellikle iklim değişikliğiyle mücadele, temiz enerji, dijital ekonomi, yüksek teknolojiler ve küresel tedarik zincirlerinin güvenliği gibi stratejik alanlarda yoğunlaşması bekleniyor.

Geçmişteki ticaret savaşları ve tek taraflı yaptırımlar, Çin'in “stratejik öngörülebilirlik” kapasitesini artırmasına yol açtı. Çin tarafı, “Her ne olursa olsun, iş birliği masasında kalacağız; ancak baskılara ve yaptırımlara kararlılıkla karşı koyacağız.” mesajını yineledi.

Görüşmeler, yalnızca diplomatik bir “buz kırma” hamlesi değil, aynı zamanda “ortak kalkınma” temelli yeni bir diyalog sürecinin başlangıcı olarak değerlendiriliyor. Tek taraflılık ve sıfır toplamlı yaklaşımlar yerine, kazan-kazan anlayışının merkeze alındığı yeni bir sayfa açıldı.

Çin ve ABD'nin toplam ticaret hacmi, dünya GSYİH’sının yaklaşık yüzde 35’ini oluşturuyor. Bu nedenle iki ülke arasındaki işbirliği, enerji fiyatlarından enflasyona, tedarik zincirlerinden finansal istikrara kadar geniş bir yelpazede küresel etkiler yaratıyor.

Bu sürecin başarıya ulaşması, yalnızca 1,4 milyar Çinli ve 330 milyon Amerikalı’nın refah beklentilerini değil; aynı zamanda Afrika’nın borç krizinden Avrupa’nın enerji güvenliğine kadar tüm dünya halklarının ortak çıkarlarını da doğrudan ilgilendiriyor.