Reuters’in haberine göre, ABD’li bir milletvekili Nvidia gibi firmaların ürettiği yapay zeka (AI) çiplerinin satış sonrası konumlarını doğrulamaya yönelik bir yasa tasarısı hazırlıyor.
Bu girişim, söz konusu çiplerin Çin’e yasa dışı yollarla ulaştığı iddialarına yanıt olarak gündeme geldi.
Öte yandan, bu gelişme, Nvidia ile yapay zekâ girişimi Anthropic arasındaki kamuoyu polemiğinden sadece birkaç gün sonra yaşandı. Anthropic, Çin’e yönelik çip ihracatı kontrollerinin sıkılaştırılmasını talep ederken, kaçakçılık yöntemleri konusunda dikkat çekici iddialarda bulundu.
CNBC’nin haberine göre, şirket, çiplerin “sahte hamilelik karnelerine gizlenerek” veya “canlı ıstakozlarla birlikte paketlenerek” taşındığını öne sürdü.
Nvidia ise bu açıklamalara sert tepki göstererek, Amerikan şirketleri inovasyon ve rekabetle öne çıkmalı, gerçek dışı hikâyeler yaymakla vakit kaybetmemeli." ifadelerini kullandı.
Çiplerin izlenmesine yönelik yeni yasa önerisi ve Çin’e kaçak çip taşındığına dair gündeme gelen iddialar, ABD’nin teknoloji alanındaki korumacı politikasının yeni bir örneği olarak değerlendiriliyor. Washington’un bu hamlelerinin arkasında, Çin’in hızla büyüyen yapay zeka (AI) ve çip teknolojisi sektörüne duyduğu kaygının yattığı belirtiliyor.
Uzmanlara göre, ABD’nin teknoloji ihracatına yönelik sert tedbirleri, Çin’in alternatif çözümler geliştirme sürecini daha da hızlandırmasına neden olabilir.
"Çin'in inovasyon sürecini durduramayacak"
Çin’in yapay zekâ alanındaki gelişimi dikkat çekiyor. Dünya Fikri Mülkiyet Örgütü’ne göre, Çin, AI ile ilgili küresel patentlerin yüzde 60’ına sahip durumda. Xinhua Haber Ajansı’nın aktardığına göre, Çin’in yapay zeka (AI) endüstrisi 2024’te 700 milyar yuanı (96.06 milyar dolar) aştı ve son yıllarda yüzde 20’nin üzerinde bir büyüme oranına ulaştı.
Çip üretiminde dışa bağımlılığı azaltmak için çalışmalarını sürdüren Çinli şirketler, ekipman, malzeme ve tasarım gibi sektörün tüm bileşenlerinde ilerleme kaydediyor. Uzmanlar, geçmişte olduğu gibi bugün de dışarıdan gelen kısıtlamaların Çin’in inovasyon sürecini durduramayacağını vurguluyor.