Yazar: Liu Barış
ABD’nin Teksas eyaletinde kısa süre önce meydana gelen selde ağır kayıplar yaşandı ve felaketin hemen ardından Trump yönetimine karşı bir dava açıldı. Demokrat Parti liderliğinde 20 eyalet, 16 Temmuz'da Boston Federal Mahkemesi’nde ABD Federal Hükümeti’ne dava açtı. Dava, milyarlarca dolar değerindeki “Dayanıklı Altyapı ve Topluluklar Oluşturma Programı”nın yeniden hayata geçirilmesini talep ediyor.
ABD, doğal afetlerin sıkça meydana geldiği bir ülke, ancak ülkenin afetler ile mücadele yeteneği, ABD kamuoyu tarafından sürekli eleştiriliyor. 16 Temmuz’da açılan davaya konu olan afet önleme programı 2018 yılında hazırlandı. Program, ABD genelinde afetlere dirençli yapılar, sel felakatlerine karşı istinat duvarları, karayollarının yenilenmesi ve köprülerin güçlendirilmesi gibi temel altyapı projelerini kapsıyor. Ancak, Trump yönetimi geçen Nisan’da "kaynakların israfı ve siyasetleştirilmesi" gerekçesiyle bu programı sonlandırdı.
20 eyaletin ortaklaşa açtığı bu dava, ilk bakışta afetzedelerin şikayetlerini dile getiriyor gibi görünse de özünde partizanca bir siyasi mücadele yatıyor. Teksas’ta yaşanan son afetten sonra Cumhuriyetçiler ve Demokratlar birbirini suçlama savaşına tutuştu: ABD Başkanı Trump, Biden yönetimini "enkaz" bırakmakla suçlarken, Demokrat Parti Trump yönetiminin kilit isimleri işten çıkarması yüzünden afetlere zamanında müdahale edemediğini ileri sürdü. Cumhuriyetçiler de Demokratların ucuz siyasi çıkarlar uğruna bu suçlamaları gündeme taşıdığını savundu. Gerçekte olan ise şu; Afetzedeler iki partinin birbirine karşı yürüttüğü siyasi mücadelede sadece bir koz ve afetzedelerin mağduriyeti bu çekişmede ikincil planda kalıyor.
Öte yandan, ABD'nin mevcut altyapı sorunları, sadece doğal afetler ile mücadele programlarıyla çözülemeyecek kadar derinleşmiş durumda. Ülke genelindeki köprülerin ortalama 40 yılı aşkın hizmet süresi, bu sorunun boyutunu gözler önüne seriyor. 42 binden fazla köprü güvenlik riski taşırken, neredeyse her ilçenin acil onarım bekleyen bir köprü listesi bulunuyor. Sekiz farklı ABD başkanının altyapıyı güçlendirme vaadine rağmen, bu taahhütlerin hiçbiri tam anlamıyla hayata geçirilemedi. ABD'de altyapının güvenli ve verimli işleyişi için 4,5 trilyon dolar yatırım gerekiyor. Ancak yıllık harcamalar, bu ihtiyacın onda birini bile karşılamıyor. Yetersiz kamu yatırımları, siyasi çatışmalar, artan inşaat maliyetleri ve işgücü açığı, altyapı krizini daha da derinleştiriyor.
Orman yangınlarından sel felaketlerine, meydana gelen birçok doğal afet sürekli ABD yönetiminin toplumsal yönetişim alanındaki yetersizliğini açığa çıkarıyor ve "ABD'yi Yeniden Büyük Yapalım" rüyasının gerçeğe dönüşmesine de engel oluyor. "Amerikan Rüyası" nın giderek solması bununla da sınırlı değil. 2008 yılında ilan edilen ABD’nin "ilk yüksek hızlı tren" projesinde aradan geçen 17 yılda bir karış ray döşenemedi. Trump’ın kısa süre önce Kaliforniya’daki yüksek hızlı tren projesinin finansmanını kesmesiyle, ABD halkının "yüksek hızlı tren rüyası" da tamamen çöktü.
Federal hükümet ile eyalet hükümetleri arasındaki anlaşmazlıklar, Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasındaki partizan mücadele, devlet politikalarında yaşanan belirsizlikler "ABD'yi Yeniden Büyük Yapalım" sloganını boş bir vaade dönüştürdü. Yaşanan bu sorunlar, vatandaşların devlete olan güvenini de zedeliyor. Yapılan bir ankete göre, halkın sadece yüzde 58'i ABD vatandaşı olmaktan gurur duyduğunu belirtiyor. Bu oran, son 20 yılın en düşük seviyesi. Siyasi kutuplaşmanın artması ve hükümetin etkisizliği, toplumsal moralin düşmesine ve ulusal gururun aşınmasına neden oluyor.